Elimizde Kurumdan aldığımız belge ile Yuvaya gittik. Heyecandan ne konuşabiliyoruz ne düşünebiliyoruz. Midemin pür telaş asit ürettiğini hissedebiliyordum. :)
Yuvanın kapısında kaldık :( Öğlen tatiline denk gelmiştik, 1 saat beklememiz gerekiyordu. Öleceğim heyecandan, ne bir saati bir dakika duramıyorum :(
"bebeklerimizin uyku saati 1,5 -2 saat sonra gelsinler!"
Şakanın tadı biraz kaçmadı mı ? :/
Eli mahkum bekledik tabi, yuvanın bahçesinde (Koru desem daha uygun olur aslında) bir bankta iki saat tırnaklarımı kemirdim. Hava yaklaşık 4 derece ama ben hissetmiyorum. Tek yaptığım sürekli saate bakmak.
Nihayet saat 15.00 de tekrar gittik görevlinin yanına ve evet uyanmıştı minikler. Bizi diğer binaya götürdüler. Binanın girişinde bir odaya alındık. Buradan daha ileriye geçemeyeceğimizi belirttiler.
Görevli bayan sordu: Önce hangi dosyayı görmek istiyorsunuz ?
Nasıl ya , yine mi seçim yapmak zorundayım. Hayır !!!!!
Karar verdim, ben seçmeyeceğim. Bazen işleri akışına bırakmanın çok hayırlı olacağına inanırım hep.
Bizim için fark etmez dedik. Görevli ısrarla soruyor, biz asla istediği cevabı vermiyoruz. Sonunda pes etti. Elimdeki dosyaları çeviriyorum üstte hangi dosya varsa onu getireceğim dedi. Kabul ettik :)
İşte bu !
Baştan beri hep şuna inandım. Bir bebek var, beni seçmiş olan, benim bebeğim. Bizim buluşma şeklimiz biraz farklı tamam ama bir yerlerde beni bekleyen bir bebeğim var !
Evet buna inandım hep ve o beni bulacaktı biliyordum.
Onu gördüm, uzaktan, bir görevlinin kucağında bize doğru geliyordu. Dondum kaldım !
Hani filmlerde falan görürüz ya da insanlar anlatırlar o müthiş duygu sellerini. Görür görmez anladım, hissettim vs. leri...
Pek inandırıcı gelmezdi bana ama...
İşte görür görmez anladım, o benim kızım ve nihayet benimle buluştu. Bana geliyor. Ağlamaya başladım, engel olamıyordum kendime, daha kucağıma bile almadan anladım onun benim kızım olduğunu. Yanımıza geldiğinde bana baktı ve öyle bir güldü ki sanki "Merhaba Anne, nihayet buluştuk! " der gibiydi.
Kucağıma aldım, güldüm ve eşime baktım. Anladım ki o da anlamaştı ! Bizim kızımız dedim, evet dedi.
Görevliye bu bebeği kabul ediyoruz dedim. O kadar hızlı olmuştu ki her şey onlar da şaşkındı.
Bu sırada bir hemşire geldi yanımıza ve sağlık durumu hakkında bilgi vermeye başladı bize. Sürekli bizi teşvik edici şeyler söylüyordu. Birkaç kere tamam biz bu bebeği kabul ettik dedim ama anlaması için 4. tekrar gerekti :) Anlaşınca o da gülmeye başladı.
Herkes o kadar mutluydu ki
Onlar bir bebeği daha sıcak bir kucakla buluşturmanın, biz kızımızla buluşmanın mutluluğunu yaşıyorduk.
Ne kızım benden ne ben kızımdan gözlerimizi ayırmıyorduk ama :)
İşte hislerime güvenmekle ne kadar doğru bir şey yaptığımı bir kez daha anladım.
Ancak bir gece daha gerekiyordu. Bir gece daha ayrı kalacaktık ama yarın ömür boyu bizimle olacaktı artık kızımız.
Çünkü öğle tatili , uyku saati derken o kadar çok zaman harcamıştık ki, tekrar kuruma dönüp sözleşme imzalayıp yeniden yuvaya gelmek için artık zamanımız kalmamıştı.
İstemesemde yeniden görevlinin kucağına verdim kızımı ve ilk defa o an ağladı ! Ben de ağlamaya başladım ve ona dedim ki :
"Anneciğim biz senin odanı ve eşyalarını hazırlamak için gidiyoruz şimdi ama yarın gelip seni alacağız ve bir daha hiç ayrılmayacağız. Ağlama sakın! Bir gece daha sabret olur mu ?"
Sustu, baktı ve güldü....
Gozyaslariyla okudum...tebrik ediyorum...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Kimseyi ağlatmak değildi ama niyetim :)
YanıtlaSilSevgiler...
Çok naziksiniz, teşekkür ederim.
YanıtlaSilİnsallah hayirlisiyla bizde biran önce bebegimize kavusuruz yarin ewe gelecek sosyal hizmetlerden gorevli kisi cok heyecanliyiz...
YanıtlaSilMerhaba, hiç heyecanlanmayin çok iyi geçecek emin olun. Siz rahat olun yeter. :)
YanıtlaSilYorum Gönder