Hem de öyle bir anda geldi ki :)

Aslında dosyamız onaylandıktan sonra aralıklarla Kurumu arayıp sıramızı sormaya başladık. Derken gün geldi 4. sıraya düştük. Artık bundan sonra 10 günde bir aramaya başladım.

Bu süre içinde işim için bir seyahate çıkmam gerekti ve kesinlikle dönme şansım yoktu. İşte o seyahatte (ki daha sıramız vardı ve ben bu kadar hızlanacağını hiç beklemiyordum)  telefon geldi. "Size dosya göstereceğiz yarın gelebilir misiniz )"


Aynı anda bu kadar çok duyguyu birden yaşayacağım hiç aklıma gelmezdi : Mutluluk, panik, korku, şaşkınlık !

Yıllardır beklediğim an geldi ve ben seyahatteyim dönme şansım yok ! Günlerden Perşembe!

Durumu görevliye anlattım ve Pazartesi günü gelebilir miyim diye sordum. Anlayışla karşılayınca nasıl rahatladığımı anlatamam:)

Eee, şimdi de günler nasıl geçecek, oldu mu bu ya :(

Neyse geçti tabi :) Pazar gece uyku uyumadım diyebilirim. Pazartesi sabah kuruma gittik.

Bir görüşme odasında aldılar bizi ve dosya incelememiz için bizi yalnız bıraktılar.

Garip bir duyguydu. En mutlu olmam gereken anda mideme yumruk yemiş gibiydim ve ağlıyordum. Sonuçta seçim yapıyordum, kabul etmek ya da etmemek. Sanki elbise alır gibi, ekmek seçer gibi, oysa hayatımın en önemli olayı için seçim yapıyordum ve seçim yapmak fikri bana çok ağır gelmişti. Bir canlıyı elinin tersi ile itmek ya da bağrına basmak arasında bir seçim yapmak bana çok acı verici gelmişti.

Ağlamaya başladım. Neredeyse vazgeçiyordum ki, Sosyal Hizmet görevlimiz girdi odaya. Eşimle birlikte beni sakinleştirdiler. İki dosya vardı önümüzde ve biz ikisini de görmek istedik. 3 çocuk görme hakkımız vardı. Görevlimiz bu iki bebeği kabul etmezsek geriye bir hakkımız kalacağını söyledi. Ama biz bir an önce bebeğimizi almak istiyorduk ve ben bu sürecin en başından beri hep göreceğim ilk bebeği alacağım diyordum kendime. Zaten bir kez daha gelmeyeceğimizden çok emindim :)

Kurumdan bize bir belge verdiler ve bebeklerin bulunduğu Yuvaya doğru yola çıktık....

 

KONUYLA İLGİLİ DÜŞÜNCENİZİ PAYLAŞABİLİRSİNİZ

Daha yeni Daha eski