ANNE olmak nedir ne değildir !

Merhaba

Yarın Anneler günü. Yaklaşık 5 aydır aklımda dönüp duran ama bir türlü oturup yazamadığım, elimin varmadığı bir konu var. Annelik mesleğindeki 16. ayımı doldurduktan sonra artık bu konuda az biraz ahkam kesmeyi kendime hak gördüm ve Anneler günü vesilesiyle yazmaya karar verdim.

Evet mevzu şu: ANNE olmak nedir ne değildir ? Kime ANNE denir, denmelidir, denmemelidir?

Çok basit gibi geliyor değil mi ? Üzerinde biraz kafa patlatınca aslında çok da basit olmadığını anlıyorsunuz. Amacım Annelik becerilerini tartışmak değil. Asla ! O başka bir konu. Benim buradaki amacım Anne sıfatının kullanımı , tanımı , ne olup ne olmadığını tartışmak. Şöyle ki:

Her şey aylar önce bir video izlemem üzerine başladı. O güne kadar (ki evlat edineli neredeyse 1 sene olmuştu) Anne kelimesinin anlamı, kime Anne denmeli ya da denmemeli öyle çok da kafa patlatmamıştım. Ama sonra düşündükçe bambaşka bir açıdan görmeye başladım konuyu.

Bir sabah kuşağı programında konu evlat edinme. Konuk aile ve bir psikolog eşliğinde sohbet ediliyor. Bir yerde Anne şöyle diyor: Evlat edindikten sonra düzenli olarak gerçek Annesini ziyaret ettik. ! Üstelik bu Anne , evlat edindikten sonra sütü gelmiş bir Anne.

Yukarıdaki cümledeki 3 yanlışı bulun !

Daha sonra psikoloğun yaptığı yorumları , davranışlarının yanlışlığını doğruluğunu falan tartışmayacağım. Benim takıldığım şu ifade:

GERÇEK ANNE !

Neden? Sırf doğurdu diye mi ? Peki bu durumda sen nesin? 2,5 sene boyunca o bebeğe bakan kim? Üstelik doğurmadığın halde öyle büyük bir sevgi duymuşsun ki, beynin sen doğurmuşsun gibi vermiş emri, salgılatmış hormonu, sütün gelmiş, emzirmişsin. Sen bu durumda sahte Anne misin ?

İşte takıldığım sorun bu!

Yıllarca toplum öyle bir önyargı ile beynimizi yıkamış ki ! Doğurmak = Anne ya da Anne = Doğurmak olmuş. En okumuşumuzdan en cahilimize kadar (bir zamanlar ben de dahil) Doğuran herkesin otomatik olarak Anne sıfatına hak kazandığına inanmışız. Hem de hiç düşünmeden, sorgulamadan.

Anne olmak çok şeydir. Sayfalarca yazabilirim ama hala tam olarak ifade edemeyebilirim. Ama çok net ifade edebileceğim bir şey var ki; Anne olmak sadece doğurmak demek değildir. Doğurmak Anne sıfatını hak etmek için yeterli değildir. Evet!

Hamilelik süreci çok çok çok özel bir süreçtir. Ve  fakat aynı zamanda Anne adaylığıdır. Doğurduğunuz an artık ya Anne olmayı seçecek ve dünyanın en zor, en güzel, en özel mesleğini icra etmeye başlayacak ve bu sıfatı hak edeceksinizdir ya da bu meslekten istifa edecek ve bu sıfattan vaz geçeceksinizdir. Çünkü Anne olmak öyle kolay değildir. Hak etmek gerekir.

Anne olmak ; artık ömrünüzün geri kalanını bir başkasına adamak demektir. İsteseniz de, istemeseniz de ! Anne olmak emek vermektir. Koşulsuz, karşılıksız sevmek ve hiç bir karşılık beklemeden vermek vermek vermek vermektir. Tüm dünya size karşı olsa bile tüm dünyaya karşı durabilmek demektir. O'nun sırtını dayadığı Dağ olabilmektir.  Anne olmak, can veren olsanız da olmasanızda uğruna hayatınızı feda edebilmek, gerekirse canınızı vermek demektir. Ve bunun için de illa doğurmak gerekmemektedir.

Sırf bir kitap yazmaya karar verdiniz ve elinize kağıt kalem aldığınız için Yazar olamazsınız. Yazar sıfatını kazanmanız için yazmanız ve bir kitap ortaya koymanız gerekir. Ya da bir Ressam sıfatını hak etmeniz için ortaya eserler çıkarmanız gerekir. Sadece tuval ve boya almanız yetmez.

Anne sıfatını hak etmeniz için de, bir nakış işler gibi, ilmek ilmek , an ve an  emek vermeniz gerekir. Doğurmak elinize kağıdı kalemi almak demektir. Anne olmak için o kitabı satır satır yazmanız gerekir.

Bu nedenle artık biyolojik Anne tanımına bile karşıyım. Evlat edindiyseniz o çocuğun tek bir Annesi vardır. SİZ !

Artık en gerçek Anne sizsinizdir.

Onu doğuran bayan ise kolay yolu seçmiş, o gün orada bebeğininden vaz geçerek Annelik görevinden istifia etmiştir. Ve artık bu sıfatla anılamaz, anılmamalıdır.

Bu vesile ile, doğurmuş olsun  ya da olmasın, her kim bir çocuğa emek veriyorsa hepsinin, hepimizin Anneler günü kutlu olsun !

Sevgiler...