Merhaba, 

Geçenlerde bir mail aldım. 

"Öncelikle böyle bir site oluşturduğunuz için teşekkürler, değerini yalnızca bilenler anlayabilir sanırım. Benim sorum şu sitenizde bir yazı yazma imkanım var mıdır acaba ?"

diyordu. Heyecanla bekliyorum dedim. Evlat edinen bir annenin hikayesini bekliyordum. Bugün aşağıdaki maili aldım. Ve başlarken şöyle diyordu :


Merhaba, sizin bende uyandırdığınız duygular gibi umarım ben de  içinizde bir yerlere dokunabilmişimdir...
Saygılarımla, 

Ben çok etkilendim. Beni geleceğe götürüp geri getirdi. Paylaştığı duyguları bizim için inanılmaz değerli, kendisine çok teşekkür ediyorum. Hayatı boyunca çok mutlu olmasını diliyorum.

Mektubu aşağıda,  

Sevgiler

"Nasıl başlasam bilemiyorum ya da kendimi nasıl tanıtmam gerektiğini… Bazıları için vazgeçilmez biri, kalanlar içinse herhangi biriyim sanırım, ama her şeyden önce bir taneyim göz nuruyum annem, babam için…

Uzun zamandır anlatmak, yazmak istedim ama insanın içini keşfetmesi ayrı bir serüven, itiraf etmekse cesaret demek benim için. Kelimeler akıp giderken parmaklarımın ucundan ne anlatacağımı da biliyorum artık, bu bir methiye güzel ailem, yoldaşım olacak insan ve yanımda olanlar için… bu benim yol hikayem, kırılma noktam, bugün neysem o olmamın sebebi anlatacaklarım…

Evlat edinen ailelerin, sizlerin yaşadıkları beni o kadar farklı yerlere götürdü ki… Nasıl bir yücelik, nasıl bir gönül büyüklüğüdür belki farkında değilsiniz henüz ama ben farkındayım, ben de evladınız olan çocuklarınızdan biriyim çünkü, bende evlat edinildim… Karşı tarafın perspektifinden olaylara bakmak belki de farklı gelebilir, söylediklerim canınızı da sıkabilir, sevindirebilir de sizi belki de bilemiyorum…

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki erken yaşlarda bunu öğrenmedim, 13 yaşında ergenliğimin en can alıcı döneminde aile içi bir tartışma sırasında öğrendim bunu… İnkârı en güçlü mekanizması olarak kullanan bir insan olarak aslında bu durumu içten içe hep bildiğimi; ancak kabul etmediğimi artık biliyorum. Sizlere tanıdık geleceğini düşündüğüm durumların sonucunda her zaman beynimde yankılanan bir şeydi bu çünkü;  yaşça büyük ebeveynler, kardeşimin olmaması, çevrenin farklı davranışları…

Öylesine mükemmel öylesine tapılası bir ailem var ki anlatamam… Yüreğinde sonsuz bir merhamet, şefkat ve daima bana sıcak bir kucağı olan, bana hayat veren annem; baba, oyun arkadaşı, hayat hocam, arkamda duran dağım, bir bakışımdan içimi okuyan bana seni evlat edindik derken içinden ciğeri kopup gelen babam…

Bunu anlatacak duygu var mı bilmiyorum, yalnız hissediyorsunuz önce;  ölesiye kimsesiz, istenmediğinizi hissediyorsunuz yüreğiniz sonsuz bir boşlukta çırpınırken; ama her şeyden önce çaresiz hissediyorsunuz, sınavınız kaderiniz neymiş anlıyorsunuz.

Bu yüzden hırçınım belki de ama bir o kadar da kırılgan… Güçlüyüm çok güçlü duruyorum ama yine de hep yüreğimde saklıyorum korkularımı, endişelerimi kimselere gösteremeden… Yaşıma büyük gelen bir yüreği taşıdığımı hissederek  yeni yollar deneyerek ilerliyorum bazen yolumda, bazen de patikadan ayrılmaktan ölesiye korkarak…

Buradaki bir yazıyı okurken yüzümde acı bir tebessüm belirmişti birden, “çocuğunuz ergenlik döneminde sen benim annem değilsin diyecek” diye… Evet ben de kurdum bu cümleyi… Elbette gurur duymuyorum, elbette utanıyorum şimdi ama o dönemde keskin oluyorsunuz, göremiyorsunuz o yaşta birçok şeyi… Halbuki bugün 26 yaşında evlilik arifesinde hatta belki de potansiyel bir anne adayı olarak hayatımdaki en büyük şansımın ailem olduğunu biliyorum.

Birçoğunuzun merak ettiğinden emin olduğum bir şey var aslında o da “biyolojik aileyi arar mı?” sorusu… Cevabım çok net olacak : asla!. Asla çünkü; benim uğruma başka şehirde herkesten uzak büyüsün diye düşünüp o fedakarlığı yapan aileme canımı versem bile yeter mi ? “Kaşın eğilse kalbim sıkışıyor” diyen babama hakkını ödeyebilir miyim? Hastalıklarımda başımda günlerce bekleyen, ben düşünce  kendisi ağlayan, varını yoğunu yoluma seren anneme ne yapsam yeterli olabilir ki? Kan borcunu bilemem, inanmam da asla ama “can borcu” ödenmez… Can borcudur sizi aile yapan, can vermek kanla olmaz; ömrünü evladına adamakla, canını yoluna sermekle olur… Hayat vermektir , hayatı öğretmektir annelik ve babalık etmek…

Evet süreç uzun ve yorucu; uzun zaman alıyor ve geç denilebilecek yaşta anne baba oluyorsunuz.  Sistemin en büyük sorunu bu bence.  Babamı kaybettiğimde 18 yaşındaydım… Hiçbirinizi huzursuz etmek değil amacım yanlış anlaşılmasın lütfen, zaman bana erken kaybetsem de minnetle, rahmetle ve sevgiyle anacağım bir babam olmasının en önemli şey olduğunu öğretti.

İnanın dünyada böyle bir acı yok Allah kimseye yaşatmasın o kıyamet gününü… Babamın gözünün nuru, çöpten sakındığı ben tek bir feryatla büyüdüm, tek bir haykırışla değişti tüm dünyam…  Mezarına çok şey gömdüm, çok şeyden vazgeçtim ve her şey değişti… Anneme sarıldım , şimdi nişanlım olan hayattaki en büyük dayanağıma sarıldım, dostlarıma tutundum ve zaman aktı kabullenmemi sağladı… Bunları neden yazıyorsun diyeceksiniz belki de tek sebebi şu: babamı düşündüğüm zaman en büyük pişmanlığım teşekkür edememem oldu her zaman bana bu hayatı sağladığı, sevdiği, hem de ölesiye sevdiği için hiç minnetimi gösteremedim… Sanırım anneme de öyle…

Minnettarım hayatım için, beni sevdikleri, onca zorluğa ses çıkarmadan katlandıkları için, her şeyim oldukları, sığınacak yuvam oldukları için…Annem babam oldukları için… Evlatları olmak sahip olduğum en değerli şey…

Kimse üstüne alınmasın ama bir kadın olarak yazıyorum aynı zamanda… Doğurmak elbette ki bir mucize, Rabbimin lütfu; ancak hayırlı bir evlat yetiştirmek, kokusuna cennet deyip sarılmak, ömrüne ömür olmaktır anne olmak…Annem seni kucağıma aldığım gün kalbime sevgin saplandı, konuşamadım ağlamaktan, bırakamadım kucağımdan demişti… Canım annem nasıl zorluklar sonucunda tattı bu duyguları kim bilir… Bu nasıl bir cesaret nasıl bir yürektir yalnızca Rabbim bilir…

Destek çok önemli, sizi anlamaya çalışan insanların varlığı her şeyden daha değerli. Anlamaya çalışan diyorum çünkü kimsenin sizi tam anlamıyla anlaması imkansız olacak…  Ben şanslıyım bu konuda sanırım… Yanımda olan dostlarıma teşekkür borçluyum… Ama en büyük teşekkürü en büyük dayanağım, dostum, arkadaşım, nişanlım, sevgilim, yoldaşım ve eşim olacak insana borçluyum… Bana hep ağlayacak bir omuz, sığınacak liman oldu ve hep anlamaya çalıştı, değer verdi, canıyla sevdi… Onun sayesinde atlattım birçok şeyi… Rabbim herkese böyle insanlarla tanışmayı nasip etsin.

Sizden ricam kırılmayın diyemiyorum ama anlamaya çalışın evlatlarınızı… Bağrınıza basın bizi bu kadar keskin hale getiren, içimizi kırgınlıklarla dolduran, küstüren bu ön yargılar çünkü… Kendinizi hazırlayın bu hırçınlığa, atlatmak için evladınızı hep daha çok severek hazırlanın hem de…

Kolay olmayacak bilin; sözler bıçaktan keskin olduğunda çaresiz kalacak ve kırılacaksınız, incineceksiniz; ama unutmayın sevgisizlikten değil bu söylenenler… Sizler için canını verecek evlatlarınız da incindiğinden yanacaksınız sözlerden değil… Can verdiğinizi unutmayın asla…"






12 Yorumlar

  1. Merhaba bu yaziyi yazana oncelikle evladini bekleyen anne adayi olaraktan tesekkurler.. Yalniz bisi sormak istiyorum.. 13 yasinda baya gec ogrenmissin bunu ailenin sana kucuk yaslarda soylemesinimi tercih ederdin.?.

    YanıtlaSil
  2. Bu arada bir soru sormak istiyorum.. Evlat edindigini icten ice bildigini cevrenin sana davranislarini yazmissin bu nasil bir davranisti sana tarzi.. Acikcasi ben evladima evlatlik oldugunu erken yaslarda bizzat soyleme taraftariyim ama cevremde evlat edindigimi cok kisi bilmeain diye ugras veriyorum sizde cevrenin davranislari deyince dikkatimi cekti.. Bu arada ailene benzememende fiziksel olarak sana bu soruyu yine kendi kendine sordurtmusmuydu...

    YanıtlaSil
  3. Merhabalar,

    Öncelikle bu siteye yazmaktaki amacım farklı bir perspektif sağlamaktı sizlere. Sorularınız için yardımcı olmaya çalışırım, çekinmeyin lütfen. Durumu geç öğrendiğim doğrudur; ben de durumun daha sağlıklı sonuçlar doğuracağını düşünerek erken söyleme taraftarıyım; ancak erken ya da geç söylenmesi ailenize olan bağlılığınızı sevginizi değiştirmiyor, yalnızca ilk reaksiyon açısından farklı olabileceğini düşünüyorum.

    Evlat edinildiğimi hissetmemin sebebi ailemin yaş ortalamasının yüksekliğiydi ve herkesin kardeşi varken benim olmamasıydı. İroniktir belki ama aileme, özellikle de anneme inanılmaz benziyorum öyle ki beni görüp de sen onun kızısın değil mi diyeni bile duydum. Benzerlik, biyoloji, kan bütün bunları bir kenara bırakmanız gerekiyor, sizinle aynı kanı aynı yüzü taşıdığı için evladınız olmuyor o güzel bebek. İçtenlikle söyleyebilirim ki hiçbirşey bizi daha fazla aile yapamazdı.

    Merhabalar,

    Öncelikle bu siteye yazmaktaki amacım farklı bir perspektif sağlamaktı sizlere. Sorularınız için yardımcı olmaya çalışırım, çekinmeyin lütfen. Durumu geç öğrendiğim doğrudur; ben de durumun daha sağlıklı sonuçlar doğuracağını düşünerek erken söyleme taraftarıyım; ancak erken ya da geç söylenmesi ailenize olan bağlılığınızı sevginizi değiştirmiyor, yalnızca ilk reaksiyon açısından farklı olabileceğini düşünüyorum.

    Evlat edinildiğimi hissetmemin sebebi ailemin yaş ortalamasının yüksekliğiydi ve herkesin kardeşi varken benim olmamasıydı. İroniktir belki ama aileme, özellikle de anneme inanılmaz benziyorum öyle ki beni görüp de sen onun kızısın değil mi diyeni bile duydum. Benzerlik, biyoloji, kan bütün bunları bir kenara bırakmanız gerekiyor, sizinle aynı kanı aynı yüzü taşıdığı için evladınız olmuyor o güzel bebek. İçtenlikle söyleyebilirim ki hiçbirşey bizi daha fazla aile yapamazdı.

    "Evlat edindiğimi çok kişi bilmesin diye uğraş veriyorum" demişsiniz. Samimiyetimle söylüyorum lütfen yanlış anlamayın ama bu durumu saklayamazsınız, herkes bilecek, sadece söyleyen olacak söylemeyen de haddini bilen de olacak bilmeyen de... Buna hazırlanmanız gerekli. Beni örnek alıp evlat edinen bile oldu inanın ama yüzüme karşı hiç çekinmeden kan önemli kimin çocuğu belli olmayan birini evimde istemem diyene de dik durmasını bildim her zaman. Evet zor gelebilir ama böylesine büyük bir karar böylesine bir değişiklik maalesef kolay olmuyor. Sizi anlayan insanları yakın tutun kendinize ve önemli olanın hayırlı ve güçlü bir evlat yetiştirmek olduğunu unutmayın lütfen. Bu durumu çevreniz nasıl karşılar, nasıl değerlere sahip insanlar var etrafınızda elbette bilemiyorum ama her konuda böyledir; iyi bakan da olur, maalesef bu devirde kendini kutsal soy sanıp hala kan derdinde olan da... En büyük dersi evladınıza sarılarak vermelisiniz, mükemmel bir birey olarak yetiştirerek... Kendi yarattığınız mucizeye odaklanın ve kulaklarınızı kapatın lütfen... Herkes kendi kaderini yaşar, kendi masalının kahramanı olur ve kendi sınavı için uğraş verir. Bu da sizinki olabilir belki...

    YanıtlaSil
  4. Sen ne koca yürekli, ne güzel bir insansın. Seni tanımış olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
    Seni yetiştiren Anna Babana helal olsun...

    YanıtlaSil
  5. Çok mutlu ettiniz beni , güzel sözleriniz için sonsuz teşekkürler...bir parça olsun içinizde bir şeylere uzanabildiysem ve yardımım dokunabildiyse asıl ben mutluluğu ben duyuyorum inanın...

    YanıtlaSil
  6. teşekkürler ceren hanım verdiğiniz cevap için ara ara sizi meşgul edebilirim:) iyi ki sizi tanımışım..

    YanıtlaSil
  7. Guzel sozleriniz icin cok tesekkur ederim, boylesine guzel bir duruma bir parca olsun katkim oluyorsa ne mutlu bana. .. elbette paylaşın elimden geldigince yardimci olmaya calisirim...

    YanıtlaSil
  8. Merhaba çok teşekkür ederim bizinle bu duygularınızı geçmişinizi özelinizi paylaşıp bize yavrularımızın ya da gelecekteki yavrularımızın neler hissedeceği neler yaşayacağını daha fazla hissetme imkanı sunduğunuz için. Kelimeleri seçemiyorum kusura bakmayın yazınızla çok duygulandım hüzünlendim aynı zamanda mutlu oldum.. 25yaşındayım ben. kısmetse 2bucuk yıl sonra başvuru hakkına sahip olacağız. Arkadaşım 2hafta önce kavuştu meleğine. Hepimiz onu çok seviyoruz. Bu çok farklı bi duygu birden geliyor ne yapacağını ne hissedeceğini bilemezken birden anne oluveriyorsun. (Ben de teyze) söylenip söylenmemesi konusunda arkadaşım kararsız söylemek istemiyor. İlerde biyolojik annesini arayacağından değil de demişsiniz ya sen benim annem değilsin derse kendini yalnız istenilmeyen bir çocuk olarak görürse diye korkuyor. Psikologlar küçükken daha tam idrak edemezken söylenmesi gerektiğini düşünüyor. Siz bunu yaşamış biri olarak söylenmesi-söylenmemesi zamanı ile ilgili bir tavsiyede bulunabilir misiniz? Ben çocuğuma onun hakkındaki onun dunyaya gelişiyle ilgili yalan söylemek istemem.. Haksızlık olarak düşünüyorum. Siz bu konuda ne dersiniz?

    YanıtlaSil
  9. Begüm Hanım merhaba,
    Asıl teşekkürü siz ve sizin gibi aileler hak ediyor bence... Öncelikle hemen hemen aynı yaşlardayız; bu yaşta böylesine güzel bir yüreğiniz var ne mutlu size ve eşinize... Arkadaşınız konusunda nacizhane düşüncem söylemesi yönünde; çünkü daha önce de belirttiğim gibi bu saklanabilecek bir durum değil ve iyi yürekli insanlar olduğu kadar kan bağını herşeyden önemli gören hadsiz insanlar da var maalesef... Arkadaşınızın korkularını çok çok iyi anlıyorum ; annem ve babam da aynı korkularla bana söyleyememiş durumu, bu nedenle geç öğrendim bende... Samimiyetime inanın lütfen biyolojik anlamda ailemi hiç merak etmedim bile, aile denen şey biyoloji değil. "Sen benim annem değilsin" sözünü maalesef bu durumu ergenlikte öğrenmem sonucu bir anlık hırçınlıkla söylemiştim ne yazık ki, ama bunu söylemek sevgiyi bağlılığı değiştirmiyor... Benim kadar sevilen bir çocuk var mıdır bilemiyorum... Annemin babamın sevgisini canımda hissettim her zaman ben... Babama her sarıldığımda cennet gibi gelirdi kokusu... Annemin de her zaman öyle... "Anne kokmak" nasıldır bilir misiniz? Sarıldığınızda her şeyi unutmak canınıza sokmayı istemektir bu... Ailemi böyle seviyorum işte... Nasipse evladınız da böyle olacak inşallah... Böylesine zorluklarla böylesine aşkla kendinize evlat ettiğiniz yavrunuz nasıl olur da istenmediğini düşünebilir? Herkesin karakteri farklıdır farklı tepkilerle karşılaşabilirsiniz, evet ben de istenmediğimi hissettim ama ailem elbette ilk reaksiyon olarak bunu hissettim ve ailem tarafından değil nasıl söylesem nasıl ifade edebilirim bilemiyorum sanki hayat beni istemiyor gibi... Sakinleşip düşündüğümde tabi ki içimi o aşk doldurdu yine, yine ilk gittiğim yer kucakları oldu...
    Arkadaşınızın evladına söylememe konusunda şunu da belirtmeliyim; düşünelim ki ki arkadaşınız bütün çevresel etkilerden uzak bir şekilde hiç söylemeden bebeğini büyütmeyi başardı, peki ya sonra? Kabul etmek zorunda olduğumuz bir gerçek var; Rabbim esirgesin herhangi bir hastalık durumunda ilk sordukları soruyu biliyorsunuz değil mi ? "Genetik bir rahatsızlık var mı ?" En sağlıklı durum mantıklı bir şekilde bunu anlatmak bence... Korkularımızı yenmeliyiz, ödülünün büyük olacağına inanıyorum...

    YanıtlaSil
  10. Çok teşekkür ederim. Sizden de duyunca saklamama düşüncelerimde ve nedenlerimde doğru yolda olduğumu anladım. Arkadaşıma söylediklerinizden bahsedeceğim umarım o da doğru olan kararı verir. Benim daha uzuun zamanım var bunlar için 2yıl 3 ay sınra başvuru yapılacak sonra 2yıl kadar daha bekleyeceğiz. Neredeyse 5 yıl.. Ama okumadan düşünmeden edemiyorum sanki geçen zamanı hızlandıracakmış gibi.. Umarım hızlı ve güzel bi şekilde şu 5yıl geçer de biz de kızımıza kavuşuruz ?

    YanıtlaSil
  11. Begüm Hanım,

    Umarım herşey arkadaşınız için de sizin için de hayırlı olur ve zaman dilediğiniz kadar çabuk geçer. İnşallah evladınızı kucağınıza alırsınız... Mutluluk ve sağlık dolu bir ömür diliyorum...

    YanıtlaSil
  12. Sevgili anne ya bi sorum olacak size arayip sira durumumu ogrenmek istedim ama sira duzenlemesi yapiliyor 2 hafta sonra arayin dediler.. Bugun aradim sali arayin dediler o kadar resmilerki biseyde sorulmuyor! bu sira duzenlemesi nedir biliyormusunuz..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski