HAYAT KİME NE GETİRİR KİM BİLEBİLİR Kİ
 

Hayat; bir film sahnesi hepimizin bir rolü var bu sahnede.  Kimimizin rollü çok kolay, kimimizin ise çok zor.  Bizlerin rolü ise Anne- Baba olabilmek.  ANNE ne güzel bir kelime. ANNE olmak, bir meleğin bize ANNE demesi. Sanırım bu dünyadaki benim için en güzel kelime. Kimimiz çok kolay ANNE oluyor. Kimimizse tırnaklarıyla adeta kazıyarak ANNE olabiliyor.

En son duyduğum bir haber beni çok etkilemişti. Geçenlerde Rusya’da çöp kutusunun kenarına bırakılan iki aylık bir bebeği, bir kedi yanına yatarak ısıtmış ve acı acı miyavlamasını bir kadının oraya gelmesiyle bebek fark ediliyor ve donmaktan kutuluyor. Bebek götürülürken kedi arkalarından takip ediyor bir süre.  Bu olay beni çok etkiledi. Muhtemelen o kedi bir Anne kediydi. İçgüdüsel olarak,  O yavruyu koruma güdüsü öne çıktı.

Annelik duygusu biz kadınların doğasında var. Kiminde daha fazla, kiminde daha az. Bizler, içinde bu güdüsü fazla olan insanlarız sanırım. 

Hayat kimsenin istediği gibi olmayabiliyor. Herkes çocukken ilerde çok başarılı olacağını, başarılı bir evlilik yapacağını çocuklarının olacağını düşünür. Kimse kötüyü düşünmez. Hep hayata tozpembe bakar. Ama gerçek yaşam maalesef öyle değildir. Yarının bizlere ne getireceğini hiç birimiz bilemeyiz.

Ben çocukken çok hayal kurardım. Hayallerimde hep mutluydum, çok sevdiğim bir eşim ve  bir sürü çocuklarım olurdu.  Kalabalık aileleri hep çok sevmiş ve özenmişimdir.


Am maalesef daha 11 yaşındayken babamı kaybettik. Liseyi bitirdiğim yılda Annemi. Ne zaman birisi Annem diye yavrusuna sarılsa hep içim erir. Şu an 45 yaşına geldim hala içim yanar yokluğunun acısını daha dün gibi içimde hissederim. Belki de ondandır,  boynu bükük bir çocuk gördüğümde , kendi çocukluğum gelir aklıma. Annesizlik, babasızlık çok zordur. Bu kelimelerle ifade edilemeyecek bir duygu.  Bizler büyüktük abim ablam vardı. O yüzden kimseye ihtiyaç duymadık. Anne ve babanın yokluğunun dışında tabiî ki. O yüzdendir Anneler gününü, babalar gününü pek sevmem. O günlerde Tv’ lerde yapılan o reklamlardan hiç hoşlanmam. Ama çocukluğumda çok gözyaşı dökmüşümdür.

Keşke tüm yalnız, annesiz-babasız çocukları kucaklayabilsem. Onlara hep kendi gözümle bakarım. Kendi çektiğim sıkıntıları onlarda görürüm.

Kısmet belki çocukluğumdaki tüm hayallerim gerçek olmadı. Ama çok sevdiğim aşk evliliği dediğim bir evlilik yaptım. Tek sıkıntımız bu aşk evliliğinin meyvesiydi. Çok uğraştık. Hastaneler, tedaviler harcanan o kadar emek, maddi manevi kayıplar. 12 koca yıl. Boşu boşuna beklenmiş. Boşa geçmiş bir zaman. Şimdiki aklım olsaydı. O kadar bekleyeceğime hemen gidip başvururdum kuruma.  Aslında biz biyolojik  Anne- Baba olabilseydik bile yine kuruma başvurup bir evlat sahibi olmayı istiyorduk. Ama vardır ya illaki önce bizim bir çocuğumuz olsun diye uğraştık durduk.

Bazı şeylerin zorlanmaması gerektiğini geç öğrendim. Demek ki böylesi hayırlıydı bizim için. Şimdi dünyalar tatlısı bir oğlumuz var. Allahım onun acısını göstermesin.

Şimdilik herkese kucak dolusu sevgiler.


 Bir Meleğin Annesi  (09.02.2015)


 



 

KONUYLA İLGİLİ DÜŞÜNCENİZİ PAYLAŞABİLİRSİNİZ

Daha yeni Daha eski