Evet nerede kalmıştık

Önceki yazımda, Yonca okuldan geldi ve Yaa Anne diye başlayan o cümleyi kurdu.

Yaaa Anne, lütfen sen konuş...

Ne konuşayım kızım, kiminle konuşayım, n'oldu?

Eylülle konuş (Eylül yeni kanki :) ve fakat ikisi de birbirlerinin söylediği herşeyi doğrulatma derdinde )

Ne konuşayım ben Eylülle kızım

İnanmıyor bana

Neye inanmıyor?

Benim başka birinin karnından sana geldiğime inanmıyor !

GULP

(Bu benim yutkunma sesim, kalbimden mideme doğru saplanan anlık sızının tarifi yok . Yine de sesim her zamanki düz netliğinde çıktı şükür ki )

Olabilir Yonca, kızma arkadaşına. Daha önce hiç böyle bir şey duymamış olabilir. Bilmediği için de sana inanmamıştır.

Ama ben ona anlattım, bana inanmıyor :(

Benim konuşmamı mı istiyorsun ?

Evet konuş, anlat ona.

Peki Yonca ilk fırsatta konuşacağım...

Ne şans ki 3 gün sonra sınıf arkadaşları ve anneleriyle akşam yemeğinde buluşacaktık ve yemeğe giderken kankisi ve annesini de evlerinden biz alacaktık.

Arabaya bindiklerinde Yonca şimdi konuşmamı ister misin ? diye sordum. (elbette daha önce arkadaşının annesi ile konuşmuştum)

Evet dedi çoşkuyla

Eylül dedim, Yonca sana bir şey anlatmış ve sanırım senin bu konuda soruların var? Bana sormak ister misin?

Evet dedi coşkuyla :) Yoncayı başka biri mi doğurdu ? (yahu bu çocuklar niye lafı hiç dolandırmazlar! )

Evet dedim, Yonca başka birinin karnından doğdu ve bizim ailemize geldi.

Yani siz gerçek annesi değilsiniz ? (Balyozu gördünüz mü?)

(Şu gerçek anne kavramını artık bağıra bağıra konuşma zamanı geldi de geçiyor da bu başka bir yazının konusu olsun. Yine ! )

Yine bir saniyede aklımdan ne büyük büyük korkular kalbime aktı siz tahmin edin, yormayın beni. Yine de sesimin sakinliğini koruyarak (artık kendimi süper kahraman ilan edebilirim bence)

Eylül, sence gerçek anne nedir? diye sordum

Nasıl yani dedi

Yani sence doğuran gerçek anne midir ? dedim

Ee, eveeet dedi

Eylülcüğüm, Doğurmak anne olmaya yetmez, Anne olmak için çok sevmek, onunla yaşamak, korumak, bakmak, onun her şeyiyle ilgilenmek gerekir. Tıpkı senin annenin sana yaptığı gibi. Bunun için de doğurmak gerekmez. Biz Yonca'nın gerçek Anne Babasıyız, o da bizim gerçek kızımız dedim.

Bu sırada dikiz aynasından da Yoncaya kaçamak bir bakış attım, gördüğüm Yoncanın arkadaşına dikilmiş bakışlarıydı ve benim cümlem bittiğinde başıyla 'hııııhh, gördüüün müüüüü?' hareketi yapıyordu.

Bir kez daha, yeniden korkularımın bazen ne kadar gereksiz olduğunu anladım. Ben arkadaşının 'gerçek anne' tanımının yoncada olumsuz bir durum yaratacağından korkarken, o gururla baaak ben yalan söylemiyorum gördün mü? diyordu arkadaşına o baş hareketiyle. Ve ilgilendiği tek konu da buydu.

Bir kez daha anladım ki, doğru yoldayız. Evet bu gibi durumlar korkutucu ve yorucu gibi görünse de, başından beri açık olmamız (gerektiği zaman gerektiği kadar), konuya yaklaşımımızdaki doğallık ve aramızdaki bağ, onun da bu konuda rahat ve konuyla barışık olmasını sağlamıştı. Ve tüm bunlar onu başkalarının karşısında güçlü kılan yegane şeylerdi.

Arkadaşına bu kadar çabuk açılmasında önceki Atatürk örneğinin etkisin var mıydı bilemiyorum fakat ? :)


7 Yorumlar

  1. Geçen yıl, kızım hazırlık sınıfında arkadaşlarıyla oyun oynarken bir konuşma geçiyor bir arkadaşıyla aralarında.. Bana hemen anlatmadı. Aynı arkadaşı kaba bir davranışta bulunup düşüp yaralanmasına sebep olunca arkadaşından yakınırken anlattı. "Eğer annenin karnından çıkmadıysan sen onun çocuğu değilsin " demiş arkadaşı.. Benimkinin derdi: "anne kaç defa söyledim, bazı çocuklar annelerinin karnından çıkar bazı çocuklar da annelerinin kalbinden doğar.. ama anlamıyor işte".. :)))
    "Herkese herşeyi anlatmak için yorulmana gerek yok tatlım dedim. Bazıları daha geç anlar. Okul kurallarını da geç anlıyor arkadaşın" diyince beni doğruladı "evet anne birbirimizi itmek yok okul kurallarında ama itti" dedi ve anlaştık..
    Büyüyorlar.. Saklamadıklarımızla, tüm gerçeklikleri ve doğallıklarıyla büyüyorlar.. iyi ki var kuzular 😍

    YanıtlaSil
  2. Merhaba
    Iyi ki varlar.
    Biz de her gün onlardan ögrenerek onlarla birlikte yeniden büyüyoruz.
    Inaniyorum ki, bugün temellerini attığımız duygularla güçlülerine güç katacaklar ve çocuklarımız büyüdüğünde artık bircok sey değişmiş olacak. Artik bir çocuk ben annemin karnindan doğmadım dediginde daha az insan sasiracak. Bu konu cok daha az onemli olacak... ve cok daha az çocuk bunu birilerine anlatmaya çalışacak. Ve bunu bizim güçlü kahramanlarımız başaracak:)
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Oğlum iki yaşında şimdiden masal anlatamaya başladım hazırlık olsun diye tek dileğim onun bu süreci üzülmeden kırılmadan atlatması takipçinizim ama Atatürk örneği ne acaba

    YanıtlaSil
  4. Merhaba,
    Üzülmeyin siz ona açık oldukca, rahat oldukca o da bu sureci doğal seyrinde yasayacak. Sizin ona durustlugunuz ile olusacak guven duygusu onun bu surecte baskalari tarafindan incitilmesi onundeki en buyuk güç. Siz rahat olun hersey guzel olur.
    Bir önceki yazıyı okursaniz ornek orada

    YanıtlaSil
  5. Merhaba kalbiyle anne olan gercek anneler. Benim kızımda 14 yaşında. Bende 5 yaşından bero açık ve sadece doğruyum. Kolay olmadı, en zoruda ergenlikleri. Kızınca "bana karişamazsın, sen benim annem değilsin, keşke neni almasaydın"lar. Evet çok acıtıyor. Ama öfkesi geçince de gelip demiyormu ki"özür dilerim, iyiki sen bemim annemsin". Hele birde öpünce o kokuları yokmu, oh mis. Sıpalar iyiki varlar. Kızıma kalbimle aşığım. Rabbim eksikliklerini göstermesin..Herkeze kolay ergenlikler 😉

    YanıtlaSil
  6. Merhaba,
    Beni de şimdiden düşündüren konu, ergenlikleri :) Ama en başından açık olmak büyük ölçüde konuyla barışık olmalarını sağlıyor bana göre.
    Ergenlik her çocuk için çok farklı işleyen muammalı bir süreç. Umarım kolaylıkla atlatırız.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski