Baştan söyleyeyim biraz uzun bir yazı olacak. Sizden sabrınızı diliyorum.
İç içe geçmiş bir iki konuyu kendi açımdan dile getirmek istiyorum.
Biz duygusal bir milletiz ! Bu gerçek. Akdenizliyiz yapacak bir şey yok.
Uzmanlar bir konu hakkında saatlerce dil döker, her yerde kamu spotları döner vs. vs. Bakar geçeriz ! Ama bir kişi çıkar o konu artık her ne ise başından geçeni anlatır, biraz da duygusal anlatır, millet olarak salya sümük oluruz.
Ya da karşımızdaki için belkide son derece normal ve yahut çok hassas bir konuda aşırı duygusal tepkiler veririz , acırız, yüceltiriz vs. ve karşımızdakini zor durumda bırakır veya utandırırız.
Eee ne var bunda ? di mi ...
Sonra ? Kimse elini taşın altına sokmaz ! Çağımız tüketim çağı ya duyguları da tüketiriz en çok bir hafta sonra unutur gideriz.
Duygusal milletiz ya , korkarız mesela ! Aman bizim başımıza gelmesin de , görmezden gelmeyi, yok saymayı korunmak sanırım. Çocuklarımızı uzak tutmanın yolu, onları korumanın yolunu yok saymak onları elimizden geldiği kadar uzak tutmak sanırız. Ve her kimin başına bizim yok saydığımız bir durum gelse ona acırız ! Vah vah, tuh tuh eder arkamızı döner gideriz.
Bir de bu duygusallığın en tavan yaptığı yerlerden biri vardır ki , vay ki vay ! Acıdığımızdan yardım etmeye çalışır elimize yüzümüze bulaştırırız. Hani bir deyiş vardır , kaş yaparken göz çıkarırız.
Bunları neden mi yazdım ?
Evlat edindiğim ilk günden beri (ve hatta öncesinde) karşılaştığım ve beni çok rahatsız eden bakış açısı nedenlerinden biri. Diğerine de birazdan geleceğiz !
Toplum olarak evlat edinmeyi iyilik yapmak, sevap işlemek, bir çocuğu kurtarmak olarak görme ve sürekli acıma ve abartma eğilimindesiniz ! Yapmayınız lüften. Bu durum şahsen beni en çok rahatsız eden konudur. Ben de en az sizin kadar Anneyim ve hiç bir özel yanım yok !
Bu süreçte fayda sağlayan taraf var ise bu büyük ölçüde evlat edinen Anne Baba'dır.
Biz (biz diyorum evlat edinen ailelerin tamamı adına konuşma hadsizliğini göstererek) bir çocuk sahibi olmak istediğimiz için evlat edindik. Kimimiz son çare olarak, kimimiz ilk çare olarak ! Ama bu konudaki tek motivasyonumuz evlat sahibi olmaktır. Ve bu sürecin sonunda biri birine bir iyilik yapmış ise eğer, bu evlat edinilen çocuklar/bebekler dir. Yıllarca çocuk özlemi yaşamış, bunun için inanılmaz çabalar sarf etmiş ve büyük bir duygusal mücadele vermiş ailelerin en büyük hayallerini gerçekleştirmiş ve o aileye tarifi imkansız bir mutluluk yaşatmışlar ve aileyi tamamlamışlardır. Başka her hangi birinin yapacağı hiç bir şey o bebeğin/çocuğun aileye kazandırdığı mutluluğu veremez !
Bu çocuklara acımayınız lütfen. Ailelere de tabi ! Bu çocuklar hayata sizin bakış açınızdan kötü ve/veya yenik başlamışlar gibi görünsenlerde sonunda onları gerçekten çok ama çok seven ve onlar için her şeylerini feda etmeye hazır ailelerinin yanına geliyorlar. Sadece bu bebeklerin / çocukların aileleri ile buluşma şekli bu ! Size göre biraz faklı ama ne fark eder ?
Türkiyede ilk tüp bebek doğduğu günü hatırlıyorum. Orta okul ya da Lise'ye gidiyordum o zamanlar. Daha sonra tüp bebeklerin yıllık toplantıları falan haberlerde çıkmaya başladı. Tüp bebekler buluştu, aileler buluştu, şöyle şenlik vs. O gün kimsenin vah vah yazık bu tüp bebek falan dediğini hatırlamıyorum. Ama yine de tüp bebekler de toplum tarafından ötekileştirilenlerdendi ve böyle abuk yıllık toplantılar falan yapılıyordu. Bu gün aradan geçen yıllar sonrasında gelinen noktada kimse tüp bebekmiş vs. konuşmuyor bile. Artık buluşma falan da olmuyor şükürler olsun :))
Bu ün ben; evlat edinmenin de bir gün böyle olacağını hayal ediyorum. Hatta inanıyorum. Olacak, olmalı !
Bu nedenle önce evlat edinen ailelere seslenmek istiyorum. Lütfen saklanmayın ! Göğsünüzü gere gere evlat edindim deyin, lütfen! Bir gün bu konu yüzünden çocuklarınız incinsin istemiyorsanız, başka çocukların ya da ailelerinin çocuklarınıza kurduğunuz tüm dengeleri bozacak şeyler söylemesini istemiyorsanız bugün taşın altına elinizi sokmanız gerek. Biz saklandıkça bu konu tabu olmaya devam edecek. Toplumun bu konuda değişmesini istiyorsak kendimizi saklamayalım. Saklanmayın, konuşun, anlatın, eğitin çevrenizdeki insanları. Konuşun ki toplum bu konuyu normalleştirebilsin ;)
Ve tüm diğer sevgili Anne-Babalar/Eğitimciler
Lütfen ama lüften çocuklarınızı eğitin ! Eğitimciler aile kavramını anlatırken klasik aile modeli olarak size dayatılan kalıpları değil, aile olmanın tüm diğer yollarını da öğrenin ve öğretin. Aile olmanın ilk kuralının sevmek, emek vermek olduğunu öğretin. Geri kalan her şeyin sadece teferruat olduğunu öğretin. Yapın bunu ! Lütfen... size yalvarıyorum !
Öğretin ki geleceğe daha sağlıklı temeller atın ! Öğretin ki, evlat edinilmiş ya da koruyucu aile yanındaki arkadaşlarını farklı görmesinler. Önce insan olmanın önemini bilsinler ki arkadaşlarının canını acıtmasınlar. Öğretin ki ileride belki de kendileri de çocuk sabihi olamadıklarında evlat edinmekten utanmasınlar, çekinmesinler. Siz öğretin ki ileride artık bu konuda kimsenin konuşmasına gerek kalmasın.
Diğer konuya gelirsek :
Bir arkadaşım bu günlerde koruyucu aile olmak için başvurusunu yaptı ve süreci devam ediyor. Hiç bilmediğim bir başka buz dağının derinliklerine dalmaya başladım onun sayesinde. Konuşacak çok şey var ama şimdi konu başka :)
Bu vasıta ile araştırma yaparken KOREV ile tanıştım. (Ankara Koruyucu ve Evlat edinen aileler derneği)
Dün Korev'in sayfasında gönüllülük üzerine bir yazı okudum. http://hayatsende.org/yuvalarda-gonulluluk-ama-nasil/
İşte dedim ya duygusal milletiz ama sırf bu duygusallıktan kaş yaparken göz çıkarıyoruz.
Nietzsche şöyle der: Hiç bir iyilik karşılıksız değildir. İnsan bir karşılığı yoksa iyilik yapmaz ! (Böyle bir şey :) )
Bizim insanımızın iyilikten faydası vicdan rahatlatmak ! Bu net!
Yazıyı okuduysanız ne demek istediğimi anladınız :) okumadıysanız lütfen okuyunuz.
Dönüyoruz dolaşıyoruz aynı noktaya geliyoruz. Toplum olarak bu konuda eğitilmemiz lazım! Bu çocuklara bir faydamız olsun istiyorsak eğer önce o çocuklara fayda getirecek şeyin ne olduğunu öğrenelim. Vicdan için değil çocuklara fayda için orada olalım. Görev için değil, istediğiniz için ve sürdürebilir olduğumuz için orada olalım.
Unutmayalım ki o çocuklar birer insan !
Yuvalardaki çocuklar bizim geleceğimizin bir parçası. Onların sağlıklı gelişimi geleceğin sağlıklı toplumu demek. Bu konuda gönüllü olacaksanız öncelikle bunu sürdürebileceğinizden ve yeterliliğinizden emin olmanız gerekir.
Bundan 18-20 yıl kadar önce İzmir'de bir sokak çocukları derneğinde Cumartesi günleri gönüllü çalışıyordum. (Sokak çocuklarının büyük çoğunluğunun ailelerinin olduğunu , okula gittiklerini ama sokakta çalıştıklarını ve/veya kendi istekleri ile sokaklarda olduklarını biliyor muydunuz ?)
Yaptığım atla deve değildi. Gönüllü bir doktorumuz vardı. Cumartesi günlerini dernekte geçiriyordu ve çocukların sağlık durumlarını kontrol ediyordu. Biz de bir kaç kişi (bir emekli astsubay, ben ve bir üniversite öğrencisi ) çocuklarla oyun oynuyorduk ! Bu kadar ! Kısa bir süre sonra çocuların beni sınamak için yalan söylediklerini anlamaya başladım. Sürekli telefonumu ya da adresimi istemeye başladılar. Ama bana sıkı sıkı vermemem söylenmişti. Vermedim. Onlara para vermiyorduk, acımıyorduk, sorgulamıyorduk ! Zorla yatacak yer sağlamaya çalışmıyorduk. Onlarla oynuyor ve konuşuyorduk. Onları dinliyorduk. Onlara bir birey gibi davranıyorduk ki zaten öyleydiler. Bir süre daha sonra bana ne kadar bağlandıklarını anlamaya başladım. Ve gün gelip de hiç hesapta yokken İzmir'den ayrılma zamanım geldiğinde (ki bir İzmir aşığı olarak ömrümün sonuna kadar İzmir'de yaşayacağımı sanırdım) hep beraber saatlerce ağladık !
Diyeceğim o ki !
Bir konuda faydanız olsun istiyorsanız önce o durumun dinamiklerini anlayın, öğrenin. Sonra kendinize bunu yapabilecek misiniz sorun. Duygularınızdan arının ve gerekeni yapın. Bunun dışında o çocuklara sadece zarar verirsiniz, istemeden ve fark etmeden.
Yok yapamıyorsanız sizin de yapabileceğiniz ve belkide çok daha önemli bir şey var!
Koruyucu aile kavramını öğrenin ve etrafınızdakilere öğretin. Siz olamasanız veya olmak istemeseniz bile belki çevrenizdekiler koruyucu aile olabilirler.
Herkese kurumlardaki çocukların öcü olmadığını anlatın. Çocuklarınıza tüm çocukların eşit olduğun, aileleri ya da durumları ne olursa olsun onların da farklı olmadığını öğretin. Çocuklarınıza diğerlerine saygılı olmayı ve sevmeyi öğretin. Bu çok büyük bir gönüllü çalışmadır ve bunun için büyük mesailer harcamanıza gerek yoktur. Bunları yaptığınız zaman rahat bir vicdan ile uyuyabilirsiniz.
Gelişmiş ülkelerde çocuk yuvalarının kapandığını biliyor muydunuz?
Bir aile ortamında yetişmek her çocuğun en temel hakkıdır.
Bir çocuğu ailenizin içine dahil etmek, onu sağlıklı, düşünebilen, sorgulayabilen, kendine yetebilen sağlıklı bir birey olarak yetiştirebilmek geleceğe yapabileceğiniz en değerli yatırımdır. Çünkü sağlıklı ve topluma faydalı bireylerin temeli aileler tarafından atılır.
Bir insanı sevmekle başlar her şey...
Bir insan değişir, dünya değişir.
Eee ne var bunda ? di mi ...
Sonra ? Kimse elini taşın altına sokmaz ! Çağımız tüketim çağı ya duyguları da tüketiriz en çok bir hafta sonra unutur gideriz.
Duygusal milletiz ya , korkarız mesela ! Aman bizim başımıza gelmesin de , görmezden gelmeyi, yok saymayı korunmak sanırım. Çocuklarımızı uzak tutmanın yolu, onları korumanın yolunu yok saymak onları elimizden geldiği kadar uzak tutmak sanırız. Ve her kimin başına bizim yok saydığımız bir durum gelse ona acırız ! Vah vah, tuh tuh eder arkamızı döner gideriz.
Bir de bu duygusallığın en tavan yaptığı yerlerden biri vardır ki , vay ki vay ! Acıdığımızdan yardım etmeye çalışır elimize yüzümüze bulaştırırız. Hani bir deyiş vardır , kaş yaparken göz çıkarırız.
Bunları neden mi yazdım ?
Evlat edindiğim ilk günden beri (ve hatta öncesinde) karşılaştığım ve beni çok rahatsız eden bakış açısı nedenlerinden biri. Diğerine de birazdan geleceğiz !
Toplum olarak evlat edinmeyi iyilik yapmak, sevap işlemek, bir çocuğu kurtarmak olarak görme ve sürekli acıma ve abartma eğilimindesiniz ! Yapmayınız lüften. Bu durum şahsen beni en çok rahatsız eden konudur. Ben de en az sizin kadar Anneyim ve hiç bir özel yanım yok !
Bu süreçte fayda sağlayan taraf var ise bu büyük ölçüde evlat edinen Anne Baba'dır.
Biz (biz diyorum evlat edinen ailelerin tamamı adına konuşma hadsizliğini göstererek) bir çocuk sahibi olmak istediğimiz için evlat edindik. Kimimiz son çare olarak, kimimiz ilk çare olarak ! Ama bu konudaki tek motivasyonumuz evlat sahibi olmaktır. Ve bu sürecin sonunda biri birine bir iyilik yapmış ise eğer, bu evlat edinilen çocuklar/bebekler dir. Yıllarca çocuk özlemi yaşamış, bunun için inanılmaz çabalar sarf etmiş ve büyük bir duygusal mücadele vermiş ailelerin en büyük hayallerini gerçekleştirmiş ve o aileye tarifi imkansız bir mutluluk yaşatmışlar ve aileyi tamamlamışlardır. Başka her hangi birinin yapacağı hiç bir şey o bebeğin/çocuğun aileye kazandırdığı mutluluğu veremez !
Bu çocuklara acımayınız lütfen. Ailelere de tabi ! Bu çocuklar hayata sizin bakış açınızdan kötü ve/veya yenik başlamışlar gibi görünsenlerde sonunda onları gerçekten çok ama çok seven ve onlar için her şeylerini feda etmeye hazır ailelerinin yanına geliyorlar. Sadece bu bebeklerin / çocukların aileleri ile buluşma şekli bu ! Size göre biraz faklı ama ne fark eder ?
Türkiyede ilk tüp bebek doğduğu günü hatırlıyorum. Orta okul ya da Lise'ye gidiyordum o zamanlar. Daha sonra tüp bebeklerin yıllık toplantıları falan haberlerde çıkmaya başladı. Tüp bebekler buluştu, aileler buluştu, şöyle şenlik vs. O gün kimsenin vah vah yazık bu tüp bebek falan dediğini hatırlamıyorum. Ama yine de tüp bebekler de toplum tarafından ötekileştirilenlerdendi ve böyle abuk yıllık toplantılar falan yapılıyordu. Bu gün aradan geçen yıllar sonrasında gelinen noktada kimse tüp bebekmiş vs. konuşmuyor bile. Artık buluşma falan da olmuyor şükürler olsun :))
Bu ün ben; evlat edinmenin de bir gün böyle olacağını hayal ediyorum. Hatta inanıyorum. Olacak, olmalı !
Bu nedenle önce evlat edinen ailelere seslenmek istiyorum. Lütfen saklanmayın ! Göğsünüzü gere gere evlat edindim deyin, lütfen! Bir gün bu konu yüzünden çocuklarınız incinsin istemiyorsanız, başka çocukların ya da ailelerinin çocuklarınıza kurduğunuz tüm dengeleri bozacak şeyler söylemesini istemiyorsanız bugün taşın altına elinizi sokmanız gerek. Biz saklandıkça bu konu tabu olmaya devam edecek. Toplumun bu konuda değişmesini istiyorsak kendimizi saklamayalım. Saklanmayın, konuşun, anlatın, eğitin çevrenizdeki insanları. Konuşun ki toplum bu konuyu normalleştirebilsin ;)
Ve tüm diğer sevgili Anne-Babalar/Eğitimciler
Lütfen ama lüften çocuklarınızı eğitin ! Eğitimciler aile kavramını anlatırken klasik aile modeli olarak size dayatılan kalıpları değil, aile olmanın tüm diğer yollarını da öğrenin ve öğretin. Aile olmanın ilk kuralının sevmek, emek vermek olduğunu öğretin. Geri kalan her şeyin sadece teferruat olduğunu öğretin. Yapın bunu ! Lütfen... size yalvarıyorum !
Öğretin ki geleceğe daha sağlıklı temeller atın ! Öğretin ki, evlat edinilmiş ya da koruyucu aile yanındaki arkadaşlarını farklı görmesinler. Önce insan olmanın önemini bilsinler ki arkadaşlarının canını acıtmasınlar. Öğretin ki ileride belki de kendileri de çocuk sabihi olamadıklarında evlat edinmekten utanmasınlar, çekinmesinler. Siz öğretin ki ileride artık bu konuda kimsenin konuşmasına gerek kalmasın.
Diğer konuya gelirsek :
Bir arkadaşım bu günlerde koruyucu aile olmak için başvurusunu yaptı ve süreci devam ediyor. Hiç bilmediğim bir başka buz dağının derinliklerine dalmaya başladım onun sayesinde. Konuşacak çok şey var ama şimdi konu başka :)
Bu vasıta ile araştırma yaparken KOREV ile tanıştım. (Ankara Koruyucu ve Evlat edinen aileler derneği)
Dün Korev'in sayfasında gönüllülük üzerine bir yazı okudum. http://hayatsende.org/yuvalarda-gonulluluk-ama-nasil/
İşte dedim ya duygusal milletiz ama sırf bu duygusallıktan kaş yaparken göz çıkarıyoruz.
Nietzsche şöyle der: Hiç bir iyilik karşılıksız değildir. İnsan bir karşılığı yoksa iyilik yapmaz ! (Böyle bir şey :) )
Bizim insanımızın iyilikten faydası vicdan rahatlatmak ! Bu net!
Yazıyı okuduysanız ne demek istediğimi anladınız :) okumadıysanız lütfen okuyunuz.
Dönüyoruz dolaşıyoruz aynı noktaya geliyoruz. Toplum olarak bu konuda eğitilmemiz lazım! Bu çocuklara bir faydamız olsun istiyorsak eğer önce o çocuklara fayda getirecek şeyin ne olduğunu öğrenelim. Vicdan için değil çocuklara fayda için orada olalım. Görev için değil, istediğiniz için ve sürdürebilir olduğumuz için orada olalım.
Unutmayalım ki o çocuklar birer insan !
Yuvalardaki çocuklar bizim geleceğimizin bir parçası. Onların sağlıklı gelişimi geleceğin sağlıklı toplumu demek. Bu konuda gönüllü olacaksanız öncelikle bunu sürdürebileceğinizden ve yeterliliğinizden emin olmanız gerekir.
Bundan 18-20 yıl kadar önce İzmir'de bir sokak çocukları derneğinde Cumartesi günleri gönüllü çalışıyordum. (Sokak çocuklarının büyük çoğunluğunun ailelerinin olduğunu , okula gittiklerini ama sokakta çalıştıklarını ve/veya kendi istekleri ile sokaklarda olduklarını biliyor muydunuz ?)
Yaptığım atla deve değildi. Gönüllü bir doktorumuz vardı. Cumartesi günlerini dernekte geçiriyordu ve çocukların sağlık durumlarını kontrol ediyordu. Biz de bir kaç kişi (bir emekli astsubay, ben ve bir üniversite öğrencisi ) çocuklarla oyun oynuyorduk ! Bu kadar ! Kısa bir süre sonra çocuların beni sınamak için yalan söylediklerini anlamaya başladım. Sürekli telefonumu ya da adresimi istemeye başladılar. Ama bana sıkı sıkı vermemem söylenmişti. Vermedim. Onlara para vermiyorduk, acımıyorduk, sorgulamıyorduk ! Zorla yatacak yer sağlamaya çalışmıyorduk. Onlarla oynuyor ve konuşuyorduk. Onları dinliyorduk. Onlara bir birey gibi davranıyorduk ki zaten öyleydiler. Bir süre daha sonra bana ne kadar bağlandıklarını anlamaya başladım. Ve gün gelip de hiç hesapta yokken İzmir'den ayrılma zamanım geldiğinde (ki bir İzmir aşığı olarak ömrümün sonuna kadar İzmir'de yaşayacağımı sanırdım) hep beraber saatlerce ağladık !
Diyeceğim o ki !
Bir konuda faydanız olsun istiyorsanız önce o durumun dinamiklerini anlayın, öğrenin. Sonra kendinize bunu yapabilecek misiniz sorun. Duygularınızdan arının ve gerekeni yapın. Bunun dışında o çocuklara sadece zarar verirsiniz, istemeden ve fark etmeden.
Yok yapamıyorsanız sizin de yapabileceğiniz ve belkide çok daha önemli bir şey var!
Koruyucu aile kavramını öğrenin ve etrafınızdakilere öğretin. Siz olamasanız veya olmak istemeseniz bile belki çevrenizdekiler koruyucu aile olabilirler.
Herkese kurumlardaki çocukların öcü olmadığını anlatın. Çocuklarınıza tüm çocukların eşit olduğun, aileleri ya da durumları ne olursa olsun onların da farklı olmadığını öğretin. Çocuklarınıza diğerlerine saygılı olmayı ve sevmeyi öğretin. Bu çok büyük bir gönüllü çalışmadır ve bunun için büyük mesailer harcamanıza gerek yoktur. Bunları yaptığınız zaman rahat bir vicdan ile uyuyabilirsiniz.
Gelişmiş ülkelerde çocuk yuvalarının kapandığını biliyor muydunuz?
Bir aile ortamında yetişmek her çocuğun en temel hakkıdır.
Bir çocuğu ailenizin içine dahil etmek, onu sağlıklı, düşünebilen, sorgulayabilen, kendine yetebilen sağlıklı bir birey olarak yetiştirebilmek geleceğe yapabileceğiniz en değerli yatırımdır. Çünkü sağlıklı ve topluma faydalı bireylerin temeli aileler tarafından atılır.
Bir insanı sevmekle başlar her şey...
Bir insan değişir, dünya değişir.
Torun sahibi emekli öğretmenim. Kuşadasında oturuyorum. Yılbaşından sonra bir kız çocuğuna koruyucu aile olmak istiyorum kısmetse. Aydın''dan veya en yakın yerde kiminle görüşeceğimi bilemiyorum. Sizlerde bu konuyla ilgili iletişim numarası varsa alabilirim . Hoşçakalın..
YanıtlaSilEvlat edinen veya koruyucu aile olan herkesi kutlarım sevgilerimle.....
Sema Hanım kararınızdan dolayı tebrik ediyorum. Sizin için hayırlı olmasını dilerim. Aydın ya da İzmir de bulunan Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünün Koruyucu Aile birimine başvurarak bilgi alabilir ve başvurunuzu gerçekleştirebilirsiniz.
YanıtlaSilAynı zamanda Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünün internet sitesinde koruyucu ailelik ile ilgili ön bilgi bulabilirsiniz.
Gelişmelerden bize de bilgi vermeyi unutmayınız.
Sevgilerimizle...
Selamlar, sitenizi yeni keşfettim. 12 senedir koruyucu aileyiz. Kızım aramıza katıldığında 4.5 yaşındaydı. Şimdi 17 yaşına geldi:). İki seneye üniversite sınavına girecek. Bu arada evlat edinme sırasındaydık. Başvurumuzu dondurmuştuk. Bir ay içinde onu da açtırıp, ikinci çocuğumuza da kavuşacağız. Koruyucu aile olmakla evlat edinme arasında bizce hiçbir fark yok. Korkuları, herşeyi bir kenara bırakıp, evladınıza sıkı sıkı sarılın yeter... İnanın herşey çözülüyor... 12 senede elbette diğer anne babaların yaşadığı her dönemi yaşadık. Ama şimdi arkama yaslanıp güzel kızıma baktığımda, keşke o zaman daha çok çocuğa koruyucu aile olsaydık bile diyorum... Kızımı o kadar çok seviyorum ki, 12 sene önceye gitsek, ve bana deseler ki her şeyi geri alacağız, sizin çocuğunuz olacak, asla kabul etmem. Kızımdan asla vazgeçmem. Evladınızı o kadar çok seviyorsunuz ki, iyi ki çocuğum olmamış, ben bu seçilmiş annelerden olmuşum da bu fırsatım olmuş diyorsunuz... En azından ben böyle diyorum...:) Koruyucu aile, evlat edinme deneyimi ile ilgili her türlü sorunuzu lütfen çekinmeden sorun, her türlü deneyimimi seve seve paylaşırım... Sevgilerimle...
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilGüzel dilekleriniz için ve bu yazdıklarınız için size yürekten teşekkür ediyorum.
Sizi çok iyi anlıyorum. Benim kızım da önümüzdeki ay 3 yaşını bitiriyor. Ben de aynı sizin gibi düşünüyorum. İyi ki kızımla buluşmuşum. Doğurmadığıma seviniyorum bile ! o zaman kızımı tanıyamayacaktım. Şu tanımlamanız çok hoşuma gitti "Seçilmiş Anne" ne güzel ifade etmişsiniz. Sanki bu çok özel çocuklar için seçilmiş Anneleriz biz ! İyi ki seçilmişiz ;)
Koruyucu ailelik ile ilgili benim çok bilgim yok. Bir arkadaşım başvuru yaptı ve dosyası onaylandı. Şu anda kurumun bir çocuk yerleştirmesini bekliyorlar. Ancak siz istediğiniz zaman bizimle süreci ve / veya diğer tüm detayları paylaşabilirsiniz. Eminim birilerine çok faydası olacaktır. Duygularınızı da yazabilirsiniz. Bana mail atarsanız burada yayınlarım :)) Hatta çok çok memnun olurum.
Size de evlat edinme işlemleriniz sırasında kolaylıklar diliyorum. Siz de sormak istediğiniz her şeyi bana sorabilirsiniz :)
Süreciniz hakkında bizi de bilgilendirebilirseniz çok sevinirim. İyi haberlerinizi bekliyoruz. Size kızınızla ve yeni yavrunuzla mutluluklar diliyorum.
Sevgiler...
Merhabalar, ben Anne'nin koruyucu aile olmak istediği arkadaşıyım:)). Bizimde senelerdir çocuk özlemimiz var ve koruyucu aile olmak istiyoruz. Ağustos ayından beri evrak ve prosedür işlemlerimiz ile uğraşıyoruz. Sanıyorum önümüzdeki hafta prosedürlerin sonuna geleceğiz. Heyacan içinde beklediğimiz sürecin tamamlanmasına az kalmasından dolayı oldukça heycanlıyız. Aslında herşey kafamda net ama bir konuda endişem var, koruyucu aile olduktan sonra kurum ile aranızdaki ilişki nasıldı, biyolojik aile ile görüşmeleriniz oldumu,seyahatleriniz olduğu zaman nasıl organize ediyordunuz, yada bu konuyla ilgili dikkat etmemi gerektiren herhangi bir şey varmı? deneyimleriniz ile bilgi verebilirseniz çok memnun olurum. Sevgiler
YanıtlaSilmerhaba, duygularıma tercüman olmuşsunuz..
YanıtlaSil1 yıl önce geldi bizim kızımız da.. mahkeme sürecindeyiz şu an. onu gördüğümüz andan itibaren o kadar bizim ki, mahkemeye, nüfus kağıdının değiştirilmesine prosedürün devamı olarak bakıyorum. doğuran annelerin nasıl bir doğum hikayesi varsa bizim çoook daha uzun bir geliş hikayemiz var. kızımız 2 yaşındaydı tanıştığımızda, üç yaşında ilk doğumgününü kutladık. ayrıca geliş gününü de kutluyoruz.. ona geldiği gün ne kadar mutlu olduğumuzu anlatıyoruz. evet, seçilmiş aileyiz. kızım seçti bizi. istemese gelmezdi.. kimseden saklamadık durumumuzu. nasıl normal doğum, sezaryenle doğum gibi değişiklikler varsa yasal yollardan geldi dedik. zaten öyle bir ilişki oluşuyor ki çocukla aileyle arasında ben anne olarak doğurmadığımı unutmuş durumdayım :)
sosyal hizmetlerin evlat edinme ve koruyucu aile birimiyle sürekli ilişki içindeyiz. takip ve kontroller dışında da görüşüyoruz. ileride kızımız biraz büyüdüğünde kardeşi olsun diye koruyucu aile olmayı düşünüyoruz.
biz çevremiz açısından şanslıydık. belki de bizim kararlılığımız ve açıkça ortaya koyuşumuz onları sınırsız kabullenmeye zorladı. kızımızla ilişkimizi izleyip evlat edinmeyi ya da koruyucu aile olmayı düşünenler var çevremizde.. toplumdaki bakışaçısının değişmesi zaman alacak, ama ufak hareketlenmeleri yaratmak bizim elimizde.. sevgiler..
Merhaba,
YanıtlaSilNe mutlu size, küçük prensesinizle bir ömür mutluluk diliyorum.
Aslında ben de yakın çevrem konusunda çok şanslıydım. Ama aile büyüklerinden bazıları kararımıza başta çok tepkili davrandılar. Ama yaşlı insanlara bir şeyleri anlatmak zor oluyor bazen :) Biz de çabalamadık zaten. Sonra kızımız gelince onlar gitti sanki başkaları geldi :))
Ama işte sadece bizim yakın çevremiz ile de iş bitmiyor. Çocuklarımız büyüdükçe toplumda çok farklı sosyal ortamlara girecekler. Bu nedenle toplumun genelinde seferberlik gerekiyor gibi geliyor bana :)
Sevgiler
Yorum Gönder